02163953386
905302388044
25 Haziran 2025

Düşünmenin En Eğlenceli Hali: Felsefe ile yolda olmak

Felsefe denildiğinde çoğu insanın aklına uzun, karmaşık cümleler, yalnızca antik çağ filozofları ve anlaması, cevaplaması zor görünen sorular gelir. Belki de felsefenin en büyük talihsizliği, hem çok önemli hem de çok yanlış anlaşılan bir alan olmasıdır. Peki, gerçekten nedir bu felsefe? Nereden gelmiştir, ne işe yarar ve neden bir türlü sevilmez? Asıl soruysa şu: Felsefe sıkıcı olmak zorunda mı?

Felsefe kelimesi, Eski Yunanca philosophia, yani “bilgelik sevgisinden” gelir. Bu tanım bile felsefenin aslında ne kadar insana özgü ve merakla dolu bir uğraş olduğunu gösterir. Felsefe bir varış noktası değil, yolda olmak demektir yani bir arayış ve yaşamın içinde olma halidir. Felsefe, evreni, insanı, doğruyu, yanlışı, güzeli, çirkini, iyiyi ve kötüyü sorgulama sanatıdır. Yani aslında bir soru üretme makinesidir. Sokrates’in, “Sorgulanmamış hayat yaşamaya değmez” sözü, felsefenin ne olduğunu çok iyi özetler. Felsefe; hazır cevapları değil, güçlü soruları sever. Bu yüzden sınavlarda “doğru seçenek” arayan eğitim sistemimizle biraz ters düşer. Oysa felsefe dersi; eğer doğru şekilde işlenirse, öğrencilerin eleştirel düşünme, sorgulama ve tartışma becerilerini inanılmaz derecede geliştirir. Düşünmek; her yerde ve her yaşta keyif veren geliştiren bir süreçtir.

Felsefe Antik Yunan medeniyetinde ortaya çıkmıştır. Sokrates, Platon, Aristoteles gibi isimler bu işin “atası” ilan edilmiştir. Felsefe, Antik Yunan Medeniyetinde ortaya çıkmıştır fakat felsefi düşünce çok daha eskilere, farklı medeniyetlere kadar uzanır. İlk medeniyetlerin felsefenin doğuşuna etkisi göz ardı edilmemelidir. Örneğin; Mısır’da, Mezopotamya’da, Çin’de ve Hindistan’da filozoflar, insanın anlamını, evrenin düzenini, yaşamın doğasını sorguluyordu. Konfüçyüs, Lao Tzu veya Upanişadlar’daki metinler, Batı felsefesiyle aynı derinlikte, bazen daha bile güçlü sorgulamalar içerir. Yani felsefe bir coğrafyanın değil, insanlığın ortak ürünüdür. Nerede bir insan “Ben kimim?” diye sormuşsa, orada felsefe başlamıştır.

Bugün “Felsefe ne işe yarar?” sorusu çok sık duyulur. Hatta pek çok öğrenci bu dersi gereksiz bulur. Ne bir bina yapar, ne bir yazılım üretir, ne de bir hastalığı tedavi eder. Ama işin özü tam da burada gizli: Felsefe bu işlerin hepsinin temelini atar. Bilim, başlangıçta felsefenin bir alt dalıydı. “Doğayı ne belirler?” sorusu fiziği, “Canlılık nedir?” sorusu biyolojiyi, “Zihin nasıl çalışır?” sorusu psikolojiyi doğurdu. Hukuk, siyaset, etik, estetik… Tüm bu alanlar, felsefi sorularla başlamıştır. Felsefenin sorduğu sorular insanın düşünmesini sağlamıştır. Ve doğru düşünen bir insan, hangi alanda çalışırsa çalışsın daha üretken olur. Düşünme yetisi, bireysel gelişimin yanında toplumun ilerleyebilmesi ve gelişebilmesi içinde gerekli olan fikir üretme ile sonuçlanan zihinsel bir süreçtir.

Peki felsefe dersi neden sıkıcı gelir? Toplumda felsefe dersinin sıkıcı ve zor olduğuna dair neden bir ön yargı vardır? Sorun felsefede değil, onun işleniş biçimindedir. Ezbere dayalı, metin odaklı ve öğrencinin katılımını sınırlayan yöntemler, felsefeyi bir “sınav sorusuna” indirger. Oysa felsefe; oyunla, tartışmayla, şaşırtmayla ve hatta kahkahayla işlenebilir. Mesela “Bir yapay zekanın hakları olmalı mı?”, “Gerçekten özgür müyüz, yoksa her şey belirli mi?”, “Bir yalan her zaman kötü müdür?”, “Zaman mı sizi yönetiyor yoksa siz mi zamanı yönetiyorsunuz?”, “Var olmanın amacı nedir?”, “Teknolojinin ahlaki sınırları nelerdir? Hangi durumda teknolojiyi kullanmak etiktir?” gibi güncel ve düşündürücü sorularla sınıf ortamı canlandırılabilir. Felsefe dersine bir Black Mirror bölümüyle ya da Truman Show filmiyle başlanabilir.

Felsefe sanılanın aksine aslında eğlencelidir çünkü düşünmenin kendisi zaten eğlendiren ve geliştiren bir oyundur. Nitekim Antik Yunan filozofları, düşündükleri kadar gülerlerdi de. Sokrates’in, gençleri alaycı sorularla köşeye sıkıştırması o kadar ünlüdür ki, bu yönteme Sokratik ironi adı verilmiştir. Evet, bugün “ironi” dediğimiz şeyin kökeni, felsefeye dayanır! Yani felsefe, sadece kafa karıştıran değil, aynı zamanda kafa açan, hatta güldüren bir uğraştır. Sonuç olarak, felsefe sıkıcı değil, sadece yanlış anlatılıyor. Eğer öğrencilere felsefenin hayatla, mizahla ve insan doğasıyla ne kadar iç içe olduğu gösterilirse, bu ders bir zorunluluk olmaktan çıkıp, merakla beklenen bir keşif yolculuğuna dönüşebilir. Çünkü felsefe, düşünmenin en eğlenceli hâlidir. Sadece doğru soruları sormak ve birlikte düşünmeye cesaret etmek gerekir.

Zeliha Seval EKİNCİ
Felsefe Grubu Öğretmeni